SİNAN GENÇ YAZIYOR
Yapma be başkan olur mu? Ne olur bana birisi ‘yalan’ desin Bülent Özkul’un ölmediğini söylesin. Nasıl olur yani? Başkan böyle nasıl gidersin?. Sen bizim idolimiz, gençliğimiz, yüreğimiz, penceremiz değil miydin? Nasıl oldu, neden oldu? Olmaz başkan yapamazsın. Başkaları sana yapsa da sen bize bunu yapamazsın!!!
Ne demek… Yani sen ben Güzelyalı’da giderken, “oooo… Sinan, gel bakalım yanıma” demeyecek misin? Biz yani yine kafa kafaya verip o ‘Fatih Terim’in’ Arif’in Mirsat’ın geldiği günü konuşamayacak mıyız? Eser’den, Tarık’tan, Ethem’den bahsetmeyecek miyiz? Mersin’de Harun’un kendi kalesine attığı gole yine kahrolmayacak mıyız? Erhan’ın kaçırdığı gollere yanmayacak mıyız? Galatasaray zaferinden sonraki gibi yine sarılmayacak mıyız? Ne yani sen biz gazetecilerle artık Karabük’teki gibi minyatür kale maçı yapmayacak mıyız? Diyarbakır maçı öncesinde bize hamsi ziyafeti çekmeyecek misin? Bana bacak arası atıp golü attıktan sonra bizi izleyen futbolculara koşup sevinmeyecek misin? Yok olmaz başkan. Olmaz… Sen gidemezsin, bizi böyle bırakamazsın…
Ooffff… Offf…. Koca Zeki Özkul’un oğlu Bülent ağbim offf, offf… İzmir’den dünya tekstiline yön verdiği dönemlerde de aynıydı, battıktan sonra ayağa kalkmaya çalıştığı dönemlerde de aynıydı. Onurundan, gurururdan, duruşundan bir şey kaybetmemek içtin çok çaba sarfetti. Göztepe’ye şampiyonluğa oynattığı dönemde de hançer gibi vurdular sırtından. Ama o, o kadar asildi ki verdiği tüm parayı bağışlayarak tek kuruş almayarak bıraktı gitti. Parasını kaybetti ama onurunu asla. Ne yazık ki o Göztepe’ye herşeyini verdi ama ona Göztepe hiç sahip çıkmadı.
SELÇUK YAŞAR…
Artık Göztepe camiasının da bilmesi lazım. Bana ‘yazma’ demişti ama artık yacacağım. Bir gün hiç unutmuyorum, Güzelyalı’daydım. Beni gördü ve yanına çağırdı. Oturduk, sohbet ettik anlayşacağınız yine dünden, bugünden. Sonra dönüp dolaşıp laf oğlu Özkul’a getirdi. Oğlu çok iyi bir öğrenciydi ve okulunu hep birincilikle tamamlıyordu. Öğrenimini Amerika’da sürdürebilmesi için paraya ihtiyacı varmış… O dönemde önce tüm dostlarının isim listesini yazmış kağıda. Sonra teker teker ismen mektup yazmış onlara. Mektupta oğluna burs istemiş. Özenle yazdığı mektupları birer birer göndermiş. Günler, haftalar, aylar geçmiş… Hiç kimseden haber yok. Para istemekten utandığı için telefon açamamış kimseye. Sessizlik sürüyormuş. ‘Oğlum için’ deyip çevirmiş telefonları sonra teker teker. Kimisi ‘yok’ dedirtmiş, kimisi ‘kaf dağından’ su getirmiş… Son olarak Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Yaşar aklına gelmiş… Öyle ya yöneticilik dönemlerinde çok iyi ilişkiler kurmuşlar zamanında. Koca Selçuk Yaşar… Sonra oturmuş yazmış bir mektup ta Selçuk Yaşar’a… Hani Göztepe’nin ezeli rakibi Karşıyaka’nın efsanevi Onursal Başkanı Selçuk Yaşar’a… Ertesi gün hemen aramışlar Holding’ten… Gelmişler eve alıp götürmüşler holdinge… ‘Selçuk Baba’ uzun uzun sohbet etmiş eskilerden… Konu ‘bursa’ gelince geçiştirmiş. Hallededir. ‘Senin oğlun, benim oğlum’ demiş ardından… Ve öyle olmuş. Göztepe’nin efsanevi başkanı Bülent Özkul’a, kucak açan Karşıyaka’nın Onursal Başkanı Selçuk Yaşar olmuş… Peki Göztepeliler nerede? Kimsenin günahını almayayım ama sonuç ortada. O’na hayatının rengi Göztepe’yi bile zindan ettiler. Kim mi? Sen, ben, o hepimiz. Öyle değil mi? Dedimya sonuç ortada. Bana bacak arası çalımla gol atan adama ne oldu? ne mi oldu? Onurunu geri almak için taraftarlara başkan bile olamadı. Yazık, yazık, yazık… O nedenle başkan. Sen utanma asıl utanacak kişi varsa o da bizleriz… Toprağın bol, ruhun şadolsun..
Leave us a reply